Bir yanda yüzyılların zanaatkarlık mirası, diğer yanda günümüzün vazgeçilmez gerçeği olan sürdürülebilirlik. İtalyan mobilya endüstrisinin, bir pazar lideri olarak her iki konuda da vizyoner olması bekleniyor ve yol haritası adım adım takip ediliyor.
Gördüğümüz, dokunduğumuz her şeyin bir ‘malzemesi’ var. Zaman zaman onların doğanın ta kendisinden geldiğini unutabiliyoruz.
Sağlam bir yapıyı zarif estetikle dengeleyen Pastis Collection, sıcaklık ve canlılık duygusunu yansıtan çok yönlü bir seri sunuyor.
Korpus, Norveçli ürün tasarımcısı Andreas Bergsaker tarafından HAY için oluşturulmuş duvara monte edilen bir raf sistemi. Geri dönüştürülebilir malzemeli, dayanıklı ve çok amaçlı Korpus raf; hafifliği, sağlamlığı ve sayısız kez yeniden kullanılabilirliği ile bilinen alüminyum levhadan üretiliyor. Çeşitli ebat ve renklerde mevcut olan bu çok yönlü raflar; koridor, mutfak, banyo veya oturma odalarında kullanılabiliyor. Şık görünümünün yanı sıra sahip olduğu yumuşak eğriler ayrıca konforlu bir işlevsellik sunuyor. Bergsaker, “İlhamımı endüstriyel metal şekillendirme sürecinde buldum” diyor.
Çağdaş tasarım, yüksek işçilik ve teknolojiyi bir araya getiren Amura Güney İtalya’da filizlenen genç bir marka. Tasarımlarını hayata geçirirken sadece kaliteli işçilikle üretilen mobilyalarla değil savundukları değerlerle de var olmak isteyen marka önceliğini “duyuları harekete geçiren ve gerçek duygular yaratan mekânlar tasarlamak” olarak belirlemiş.
Diseño Istanbul olarak bünyemizde yer almasından mutluluk duyduğumuz Danimarka devlerinden Gubi ve &Tradition gibi markaların özüne doğru bir yolculuğa çıktık. Danimarka’nın en önemli tasarım stüdyolarından Space Cophenagen’ın kurucuları ile yaratıcılık süreçlerinin tüm aşamalarına dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Küçük bir masa lambası deyip geçmeyin. İdeal ışık seviyesi ile odaklanmak için mükemmel bir atmosfer oluştururken çalışma alanınıza da mevsim güncellemesi getirecek, evinizde dilediğiniz bir köşeyi okuma alanına dönüştürecek ve en önemlisi havanızı değiştirecek taşınabilir aydınlatmalarımıza bir göz atın.
Patrizia Moroso’nun “Afrika kıtası, ifade biçimleri, materyalleri ve fikirleri bakımından son derece zengin. Bu olgular Moroso M’afrique koleksiyonunu ortaya çıkarırken bize birer ilham kaynağı oldu. Tasarıma uygulandığında gelenek ve modernite, yenilik ve tarih, biçim ve güzellik arasında iletişim kuran ürünler hayal ettik.” cümleleri ile anlattığı M’afrique koleksiyonu balık ağları yapmak için geleneksel dokuma tekniği kullanan Senegalli zanaatkârlar tarafından tamamen el yapımı ürünlerden oluşuyor. Doğayla bütünleşen, konforlu ve adeta bir renk şöleni sunan M’afrique serisi dış mekânlarınızı sanatla buluştururken konforunuzdan da ödün vermemek için ideal bir seçenek.
Her çiçeğin açmayı beklediği bir zaman vardır belki; ya da kimi çiçek hiç açmaz. Özel bir günü kutlamayı bekleyen çiçekler vardır belki; ya da yerini sevmemiş olanlar kim bilir. Biz her günü kutlamaya inandık. Çiçekler yerini çok sevsin, mutlulukla açsın istedik. Diseno dünyasının Vazo seçkisi ile bir araya getirdiğimiz Vesaire çiçekleri bizce yerlerini çok sevdi! Bizimle yakından bakmaya ne dersiniz? Her çiçeğin en önemli ihtiyaçlarından biri: Su. İlhamını su dalgalarından alan Ferm Living Water Swirl vazoları ile hem görsel zenginliği hem de bulunduğu ortamda yaratacağı ışık oyunları ile bir çiçeğin tüm ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış gibi.
Bouroullec kardeşlerin ikonik Palissade Koleksiyonunun yeni üyesi Palissade Şezlong ile tanışın. Sıcak aylar için tam zamanında piyasaya sunulan ve teras veya balkondan küçük bir bahçeye kadar herhangi bir dış mekan alanına uygun olan bu zarif şezlong, mükemmel destek sağlayarak, uzanan bir vücuda şekil veren kavisli bir yapıya sahiptir. Sandalyenin yüksek konfor seviyesi, zarif silueti ile birleşir ve toz boya kaplı çelik yüzeyi, zamanla daha da güzelleşmesini sağlayan dayanıklılık ve direnç kazandırır.
Malzeme ve renklerle konuşan çağdaş formların yaratıcısı İspanyol asıllı mimar ve tasarımcı Patricia Urquiola günümüzün en önemli kreatiflerinden biri.
Keten, pamuklu ve kadife kumaşlar, çeşitli baskılar Fransız-Lübnanlı mimar Annabel Karim Kassar tarafından, Moroso için 19. yy’ın edebi atmosferi Emile Zola’nın “Nana”sına bir övgü olarak tasarlanan Salon Nanà Koleksiyonu
DCW Editions bir nesne üreticisidir: Kökleri geçmişte, kullanımı günümüzde ve vizyonu geleceğimizde için olan nesneler… Her birinin ortak üç noktası vardır. İyi düşünülmüş, iyi tasarlanmış ve iyi yapılmışlardır. DCW’nin üretiminde geçmişe yönelik nostalji, tasarımlarını şekillendiren bir unsur değildir. Önemli olan doğru, kaliteli ve zamana direnecek bir nesne üretmektir. Yenilikçi koleksiyonlarından; Lampe Gras, Mantis, In The Tube, The ISP Lamp, Here Comes the Sun, Les Acrobates de Gras, MbE Mirrors… Her biri DCW Editions’ın üretime olan bağlılığının bir kanıtıdır ve birbirleriyle sürekli diyalog halindedir.
Fransız-Lübnanlı mimar Annabel Karim Kassar tarafından, Moroso için 19. yy’ın edebi atmosferi Emile Zola’nın “Nana”sına bir övgü olarak tasarlanan Salon Nanà, tümü Fas geleneğinden ilham alan iki farklı yan sehpa koleksiyonu ve çeşitli ortamlara uyum sağlayabilen esnek bir modüler oturma grubundan oluşuyor. Nanà kanepeler, Fas esintili çizgilerden, çarpıcı ana renk ve baskı seçeneklerine kadar, davetkar kumaşlar ve kuş tüyü minderlerin benzersiz konforunu, cömert silüetiyle birleştiriyor.
FRANSIZ HİSSİ Allez sandalyenin tasarımı, 1800’lerin sonlarında ortaya çıkan ve o zamandan beri tüm dünyada popüler bir yaşam biçimi haline gelen Fransız şehir hayatına ve bistro kültürüne atıfta bulunuyor. Normann Copenhagen kafe kültürünün sembolü olan geleneksel bistro sandalyelerinin ardından, Allez gibi kafeden ilham alan yeni nesil sandalyelere yer açtı. Allez, geleneksel kafe sandalyesinin yumuşak diline tasarım, işlevsellik ve sürdürülebilirlik açısından çağdaş bir görünüm veriyor. Sonuç, eski bir döneme saygı duruşunda bulunan ancak günümüzde daha da fazla ortama ve ambiyansa uyarlanmış esnek bir tasarımdır.
Kendi zamanında nispeten az bilinmesine rağmen, Viggo Boesen’in tasarımları, ölümünden 30 yıldan fazla zaman sonra hayata geçiyor. Kopenhag’dan Şanghay ve New York’a, ısmarlama Küçük Petra da dahil olmak üzere çalışmaları derinden sevilir ve saygı görür, ancak hayatı ve kişiliği hala belirsiz bir şekilde bilinmektedir.